Türkiye’de sporla ilgili yaşına göre çok çalışmış, bunu meslek edinmiş biriyim. Spora bakış açım, farklı sporlarla olan ilişkilerim benim için hep çok özeldi. Çocukluğumda büyüyen futbol sevgim, sonrasında basketbol ve aile geçmişimden gelen bazen zorla gittiğim bazen inanılmaz keyif aldığım tenis var. Ailem, antrenörlerim ve takım arkadaşarımla konuşurken sporun değerlerinin ne kadar önemli olduğuyla ilgili ve bunların birçok insanın hayatını nasıl etkilediğiyle ilgili hep fikirlerim olmuştu. Bu değerlerden bir tanesi de eşitlik. Ten renginiz, inancınız, boyunuz, mali durumunuz veya siyasi görüşleriniz ne olursa olsun eğer penaltıda 11 metre uzaktan ağları bulduysanız veya NBA’de Curry ve Lillard’dan alışık olduğumuz logo üçlüklerden birini sokmayı başarırsanız sizden kralı yok demektir. Sahaya girildiği anda sporun kendi evreninde kendi kurallarındasınız.
Basitçe anlattığımda “ya ne kadar hoş” veya “ya spor gerçekten eşitlik yaratan bir ortam” diye içinizden geçirmiş olabilirsiniz. Ama maalesef durum böyle değil. Engelli sporcuların kaynak yaratılamamasından dolayı hak ettikleri yarışmalara katılamamasından tutun, kadın sporcuların farklı markalar ve dergiler tarafından cinsel obje gibi pazarlanmasına kadar birçok alanda spor dünyası onu eşsiz yapan temel değerlerden biri olan eşitlik ilkesinden ayrıldı. Aklınızdan geçenleri biliyorum, “ya Sharapova güzelse, Federer değilse markalar ne yapsın” diyen kişilerde var ve onların fikirlerinin bir haklılık payı olabilir. Ama benim burada işlemek istediğim konu sporun günümüzde hiç olmadığı kadar ticarileşerek bir pazarlama alanına dönüşmesi. NBA’de antrenörleri kendi isteğiyle kovup gönderen Lebron James, ülkemiz futbol takımları 2-3 milyon euro transfer yaptığında UEFA cezalar yağdırıp, tehditler savurabiliyorken PSG sadece Mbappe ile 250 milyon avro’nun üzerinde anlaşmalar yapma hakkına sahip.
Bunlar gibi sizlere çok örnek verebilir hatta biraz araştırma ve yardımla üniversite tezine dönüştürebiliriz ancak biraz trajikomik bir örnek vererek yazımı bitirmek istiyorum. 2016 yılında Manchester City savunma oyuncularına 52 ülkenin milli savunma harcamalarından daha fazla para harcamasıyla ilgili gelen bir soruda “ben bu parayı 6 oyuncuya harcadım bazıları 2-3 oyuncu alıyor” diyerek kendini savunmuş sonraki 6 sezonda da şampiyonlar ligi şampiyonluğuna uzanamamıştı. Belki seneye biraz para harcayabilirlerse bu sefer Real Madrid engelini aşabilirler.