Geçmiş ve Gelecek… Tarih ve Kültür… Mutfak ve Sofra… Çeşitlilik ve Lezzet…
‘’Yeme-İçme’’, insanoğlunun en temel ihtiyacıdır. ‘’Mutfak ve Sofra’’, geçmişten günümüze, binbir rengi ve lezzeti ile nesilden nesile aktarılarak gelir. Beslenme biçimlerimiz ise kültürel- coğrafi- ekolojik- ekonomik yapıya ve tarihsel sürece göre şekillenir. Süreç içinde bazen aynı kalır bazen de dönüşerek, gelişir ve hatta zenginleşir.
Türkiye, tarih boyunca pek çok uygarlığın kesiştiği nokta olmuştur. Araştırmalar doğrultusunda 4 bölümde incelenen yemek kültürümüz; İslam öncesi ve İslamiyet etkisinde Orta Asya, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet mutfağı olarak bilinmektedir.
Bugün hala en çok yapılan yemekler, hatta son zamanlarda da çok parlatılan ve Türk mutfağının izlerini taşıyan kültür ise Osmanlı ve Cumhuriyet mutfağıdır.
Tüm insanlık tarihi boyunca önemli olan ve eski zamanlarda zenginlik ve soyluluk göstergesi olarak nitelendirilen tatlılar, birçok mutfak kültüründe olduğu gibi Türk Mutfak kültüründe de oldukça önemli ve ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Araştırmalar, Türklerde sınırlı olan tatlı kültürünün Osmanlı dönemiyle birlikte geliştiğini gösteriyor.
Bu yazıda sizlere, Türk mutfağının en eski tatlılarından biri olan Sütlaç’tan bahsedeceğim…
Sütlaç; muhallebi, baklava, kadayıf, kazandibi, tavukgöğsü, helva, zerde, elma/ayva tatlısı, saray lokması, vezir parmağı, revani, elmasiye, dilberdudağı, aşure, güllabiye, şekerpare gibi Osmanlı Saray mutfağında yapılan tatlılar arasında yer almaktadır.
Divan-ü Lügat-it Türk’te ‘Uwa’ isminde bir tatlıdan bahsedilmektedir. Uwa, Sütlaç’ın atası olarak da biliniyor. Çünkü süt, pirinç ve şeker ile pişirilerek hazırlanıyordu. 15. yy’da kitaplarda da kendinden bahsettiren Sütlaç, ‘’sütlü aş, sütlü pirinç’’ olarak da biliniyordu.
1500’lü yıllarda, saray davetleriyle sunulan yemekler vesilesiyle İtalya ve İngiltere de sütlaç ile tanışmış, oldukça sevilmiş ve böylece sütlaç yavaş yavaş dünyaya açılmıştır. İlk olarak İtalyan mutfağına giren sütlaç, İtalyan mutfağında “Riso Turchesco”, yani “Türk usulü pirinç” şeklinde anılıyor. Döneminin ünlü İtalyan aşçısı Cristoforo di Messisbugo kitabında sütlacı, “Pirinç, süt ve şekerle yapılan Türk usulü pirinç çorbası” olarak yorumluyor.
Bazı kaynaklarda ise sütlacın gül, tereyağ, prinç, şeker ve süt ile pişirildiğinden de bahsediliyor. Zaman içinde dönemler, kültürler ve mutfaklar değişiyor, gelişiyor, sütlaç bugün olduğu halini alıyor.
O halde bu kadar tarih yeter diyelim ve gelelim Fırın Sütlaç tarifimize;
Osmanlı Fırın Sütlacı
Osmanlı döneminde Sütlaç sübye ile yapılırdı.
Malzemeler:
-1 kg süt, 120 gr sübye
-200 gr şeker
-70 gr haşlanmış pirinç
-4 gr vanilya
Sübye:
1 kg süte 1/1 oranında su ve pirinç kullanarak sübyenizi hazırlayabilirsiniz. 1 gece suda bekleyen 100 gr pirinç + 100 gr su; blender ile çekilip süzgeçten geçirilerek kullanılır.
Hazırlanışı:
Sütünüzü geniş bir tencereye alın, içine yıkadığınız pirinçleri ekleyin ve yumuşayıncaya kadar haşlayın, şeker ve vanilyayı ilave edin, sübyeyi de ekleyerek kaynatın. Kâselere doldurun ve Bain marie usulü fırında üzeri kızarana kadar 250 ̊C de pişirin.
Değişik tatları denemeyi sevenlere, vanilya yerine damla sakızı aromasını kullanmayı öneririm.
İşin kolayına kaçmak isteyenler için ise klasik Sütlaç tarifini de aşağıya bırakıyorum
Malzemeler:
-500 gr Süt
-100 gr Şeker
-2 gr Vanilya
-40 gr Pirinç Unu
-40 gr Haşlanmış Pirinç
Hazırlanışı:
Süt, şeker ve vanilya geniş bir kapta ocakta kaynatın. Mısır nişastasını az miktarda su ile açın. Kaynayan sütün içersine azar azar dökün. Hafif koyu bir kıvam alana kadar karıştırın. Kaynayan sütün içersine haşlanmış pirinci ilave edin. Kâselere doldurun ve Bain marie usulü fırında üzeri kızarana kadar 250 ̊C de pişirin.
Afiyet olsun.