Yönetmen : Mehmet Binay – Caner Alper | Senaryo: Merve Göntem Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Boran Kuzum, Hande Ataizi, Osman Sonant, Helin Kandemir, Tilbe Saran, Ebru Özkan, Nezaket Erden
| Türkiye | 113 dakika | Drama
- Ne belirler gücü?
- Rüya değilim…Deli değilim…Gerçeğim. Bihter’im ben!
Bihter filmi aslında Halid Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri Aşk-ı Memnu’nun Bihter Ziyagil karakteri. Bunu Türkiye sınırlarındaki herkes gayet iyi biliyor zaten. Hikayeyle ilgili çeşitli söylentiler var. En büyüğü ise Behlül karakterinin Halid Ziya’nın kendisi olduğu. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bir şey iddia etmeyi de doğru bulmuyorum açıkçası.
Gelelim Bihter filmine… Amazon Prime’da 16Kasım’dan itibaren izlenebilecek olan film, amatörce rejilenmiş, trol oyunculukların olduğu(trol diyorum çünkü gerçek olamayacak kadar kontrolsüz herkes), kötü dekora ve sanata sahip başarısız bir Aşk-ı Memnu uyarlamasından öteye gidemiyor. Haliyle beklenti çok büyük tabi. İzlemeye başladığımda kıyaslamamak adına kendimi telkin ederek açtım filmi. Sanıyorum 12. dakikasından itibaren de bu kararımı unuttum. Çünkü film, Türk Televizyonlarında yayınlanan günümüz uyarlaması olmasına rağmen çokça ilgi gören Aşk-ı Memnu dizisinin yanından dahi geçemiyor. En eski uyarlaması olanla ise alakasız ancak yer yer paralel gittiğini düşünen bir kurgu temposuna sahip. Bu ne hız arkadaşlar? Bir zemin yaratmadan kurguladığınız bu saçma sapan 1920’li evrende , diğer karakterlerden çok izleyiciyle konuşturduğunuz Bihter ne yapıyor Allah aşkına?! Bu ne saldım çayıra mevlam kayıra bir oyunculuk? Bu ne hiç planlamadan sete çıkılan bir proje? Kurguda toplarız lafı rafa kalkmadı mı? Bihter neyi itiraf edecek Firdevs Hanım? Behlül’le ne ilgisi var?
Yönetmenler Caner Alper ve Mehmet Binay… Zenne ve Çekmeceler gibi muhteşem rejiye, anlatıya sahip iki şahane filmin yönetmenleri benim için. Bergen’le bendeki bu algılarını biraz sallantıya uğratmış olsalar da olabilir dedim, bir sonraki projeleri ne olacak acaba merakımı bırakmadım. İnandım. Bergen filmi pandemi sonrasında izleyicilerin sinemada rekora koşturdukları bir film olmuştu hatırlarsanız. Ne anlatısı, ne elitizm sevdası önemli değildi belli ki izleyici için. Bir tek gerçek arabesk seviciler anlayabilir bu demek istediğimi. Ancak Bihter… Gerçekten büyük hayal kırıklığı oldu bende.
Yazarı ise Merve Göntem… Blutv’deki ‘’Çıplak, Çıplak2 ve Ben Bu Boşluğu Nasıl?’’ projelerinin de senaristi. Aynı zamanda Kurumuş Yeşil Bitkiler kitabının da yazarı. Bir programda izlemiştim kendisini şöyle buyurmuştu ‘’…bir tanesi instagram vibe’ıma bakınca yakıştıramamış bana Bihter’i. Seni üzmek istemem ama yazdım arkadaşım…’’ Evet yazmış. Doğru. Ancak yanlış anladığını düşünüyorum. Çünkü ne kitaptaki Bihter Ziyagil, ne de bugüne dek izlediğimiz iki farklı versiyondaki Bihter Ziyagil fahişe değil. Evet hırslı, evet öfkeli, evet ele avuca sığmıyor ancak bunların hiçbiri Bihter filmindeki gibi Adnan Ziyagil’in iktidarsızlık sorunu yüzünden Behlül’le sırf sex için yatan bir Bihter portresi çizmiyor. Sorsak ‘’bizim Bihter’imiz de böyle ‘’ derler büyük olasılıkla. Bende gülümser hayatıma devam ederim hiçbir şey olmamış gibi.
SPOILER ALERT!
Filmi buralardan sonra spoiler vermeden anlatamayacağımı düşünüyorum. Şimdiden özürlerimi kabul buyrunuz lütfen.
Film diyalog derinliğinden oldukça uzakta seyrediyor. Ayrıca sıkıcı ve zeka yoksunu repliklerle, 4.duvarı kırdığını iddia eden saçma bir rejiyle komiklik seviyesinde kötü bir akışa sahip. İyi ki Fleabag dizisi yapıldı da ülkemizdeki yazılan tüm kadın karakterler ekrana dönüp dönüp konuşuyor. Sağol Phoebe Waller-Bridge bela oldun başımıza.
Bir karakter filmi yaratmak kolay gözükse de aslında oldukça zordur. Hele ki bu kadar kült olmuş bir karakteri okumak, anlamak ve anlatmak yani senaryoya almak daha da zor. Bence bu projede ne yönetmenler Bihter’in derdini anlamış, ne de senarist. Bir sahnede Bihter kahvaltı masasında ‘’…bu evde sevmek ve sevilmek istiyorum’’ diyor. İşte mesele bu aslında. Her sevgi isteyen kadına fahişe damgası mı vuracağız? Yada öyle mi lanse edeceğiz? Yada bir çok insanın belki de sırf büyük final için izlemeye karar verdiği Bihter filmini, ‘’şaşırtacağız finali bekle kanka’’ düşüncesiyle erkeği yani Behlül’ü korkak bir yere koyup Bihter’i öldürmeyecek miyiz? Kendini öldürmek yerine Nihal’in düğününde töre dizisi erkekleri gibi havaya ateş ede ede giden Bihter ne ola ki? Kült sahnelere ve repliklere saygı duruşu yapacağız derken çuvallamak olabilir mi bu? Ayrıca tabi ki öldürmeyelim Bihter’imizi. Tabi ki güçlü, duruş sahibi kadın karakterlerimizi en azından televizyonda gösteremediğimizden dijital mecralarda, sinemada gösterelim ama bu şekilde mi? Rahatsız olduğum durum asla kadınları incitecek yada kıracak bir yerden değil ancak erkeği boklayarak kadını yücelttiğini düşünen bu zihniyet açıkçası bana trajikomik geliyor.
Filmde iyi şeyler yok mu? Var. Mesela bazı doğru cast seçimleri. Behlül karakterine hayat veren Boran Kuzum bence gayet başarılı ve parlıyor. Yada Firdevs Yöreoğlu karakterine hayat veren Hande Ataizi. İki oyuncu da karakterlerini çok doğru yorumlamışlar bence. Ancak Matmazel rolündeki Ebru Özkan korkunç kötü Fransızca ‘’taklidi’’yle Zerrin Tekindor’u (ki biliyorsunuz televizyon uyarlamasında kendisi Matmazel’i canlandırıyordu) yatağında uyutmamıştır eminim. Helin Kandemir’in canlandırdığı Nihal karakteri ise evlere şenlik. Kafedeki sahnede Bihter’e bayılan, sevgi pıtırcığı Nihal iki sahne sonra Bihter’in düşmanı kesiliyor. Ayrıca yetenekli bir oyuncu olduğu halde neden alt sesten konuşmaktan vazgeçmediğini hala anlamış değilim. Adnan Ziyagil karakterine hayat veren Osman Sonant’ın rol için genç kalması ve sürekli iktidarsızlık sorunu yaşaması ve alt metninde hiçbir boşluğu doldurmadığı oyunculuğu ve senaristin de desteğiyle (sağolsun) karısına tecavüz eden güçsüz ama zengin adam tiplemesi ise beni oldukça sinirlendi, yalan yok. Tilbe Saran’ın canlandırdığı hala karakteri ve peruğu der, susarım.. Beşir karakterini bu kadar arka plana atıp bir dekor haline getiren rejiyi ve senaryoyu öpmek isteği çık aklımdan.
Genel olarak galiba Bihter filmine söyleyecek çok şey geliyor aklıma ancak nereden başlayacağım konusunda kafam hallaç pamuğu… Tıpkı filmin kurgusu gibi. Her projesinin finalinde vefat eden karakterlerin unutulmaz oyuncusunun tam da ölmesinin en doğru olduğu karakterini öldürtmemesi şoku ilk aklıma gelenlerden. Neyse dilimin döndüğünce aktarmaya çalıştım sizlere. Zayıf rejisi, çalışılmamış, sipariş senaryoyu ve gereksiz gövde gösterisine sahip finaliyle Bihter filmi, bence sınıfı geçemiyor değil. Sınava giremeyecek kadar kötü bir yerde. Haa siz illa merak içindeyseniz, Bihter’i AMAZON PRİME’da izleyebilirsiniz. Size sabırlar ve iyi seyirler diliyorum.