Hadi birlikte binlerce yıl öncesine gidelim. Bunun için tarihi dizi ve filmleri gözümüzün önüne getirebiliriz. İşte şarap, taa o zamanlardan beri, yani binlerce yıldır insanlığın popüler içeceği olmuş, ama neden?
Şaraba olan doğal düşkünlüğümüz, harika tadından, besleyici özelliklerinden ve özellikle şarabın psikotrop (sarhoş edici) etkilerinden kaynaklanmaktadır.
Diğer alkollü içeceklerden hiçbiri toplum üzerinde böyle bir etki yaratmamış. Şarap aynı zamanda kültürler arasındaki şarap ticaretinin, dini ve felsefi fikirlerin Avrupa’ya yayılması için kanallar açmıştır. Hatta batı toplumunun temellerinin de şarap üzerine kurulduğu sıklıkla söylenir. Şarabin günümüzde Katolik Kilisesi’nde Mesih’in kanının yerine kullanılması, bu içeceğin yıllar içinde oynadığı kilit rolün bir göstergesidir.
Komşu ülkemiz Yunanistan’da şarabın ilk belirtileri, Girit mezarlarında bulunan ve İsa’dan önce 3000-2000 tarihleri arasındaki replika şarap presleriydi. Bu yıllarda Yunanlıları şarabın zevkiyle tanıştıranın Fenikeliler olduğuna inanılıyor. Fenikeliler Yunanlılara bu iyiliği yaptıktan sonra, Batı Avrupa’nın çoğunda şarap endüstrileri kuruldu. Sonrasında da Büyük İskender’in şarabı bizim de topraklarımızın içerisinde olduğu Asya’ya tanıttığı düşünülüyor. Bu sebeple, bir dahaki sefere bir Yunanlıyla tanıştığınızda, bize şimdiye kadarki en büyük iyiliği yaptıkları için onlara teşekkür edebilirsiniz. İnanır mısınız bilmem ama Yunanlılar, bugün hala hepimizin kullandığı bir bahane olan şarap içmenin besleyici faydalarını biliyorlardı [bkz. yazının ilerleyen bölümleri]. Antik Yunanistan’da şarap o kadar önemliydi ki ona “Tanrıların suyu” adını vermişlerdi. Bir de Yunan şarap tanrısı, Zeus’un oğlu ve en çok tapılan tanrılardan biri olan Dionysos var. Dionysos şarabın sadece sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini de temsil eder. Aynı zamanda medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır.
Şarap tarihinden ‘gerçekten çok kısa’ bahsettikten sonra gelelim zamanında Yunanlıların tahmin ettiği gibi bu içeceğin faydalarına…
Öncelikle hepimizin aşina olduğu iyi haberlerle başlayalım. Evet, kadınlarda ve yaşlılarda (65 yaş üzeri) günde 1, erkeklerde 2 kadeh kırmızı şarap içmenin kalp sağlımız için yararlı olduğu çoktan kanıtlandı. Bu yarar özellikle şarabın içerisinde ve en çok kırmızı şarapta bulunan yüksek oranda resveratrol denilen bir antioksidan aracılığıyla sağlanıyor. Geçmişte yapılan çalışmalarda bilim adamları uzun sure yüksek miktarda kırmızı et tüketen bireylerin kalp ve damar sağlıklarının negatif yönde etkilendiğini kanıtlarken, nedense Fransızlarda bunu kanıtlayamamışlardı. Neden tahmin ettiniz mi? Fransız paradoksu adını verdikleri bu durumun nedeni daha sonra çözüldü tabii. Çünkü Fransızlar kırmızı et yemeklerinin yanında kırmızı şarap içmeyi ihmal etmiyorlardı…
Resveratrol tabii ki sadece kırmızı şarapta bulunmuyor.
Üzümün derisi, yabanmersini, ahududu, yer fıstığı, kakao tozu ve dut da yüksek oranda bu antioksidanı içeriyor. Yapılan çalışmalar bu bileşenin hücrelerde uzun yaşam (longevity) genlerini harekete geçirdiğini, aynı zamanda prostat ve akciğer kanseri, kalın bağırsak iltihabi ile ilgili hastalıklara iyi geldiğini ve kandaki kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterolü yükselttiğini kanıtlamıştır. Resveratrol takviye edici gıda olarak da kullanıma sunulsa da bu takviyelerin yan etkileri için yeterli çalışma bulunmamaktadır. Ayrıca vücudumuzun takviye gıda veya hap olarak aldığı resveratrolü yeterli derecede emilmeden attığı görülmüştür.
Peki pembe (roze) şarap kırmızı şarap ile ayni etkileri gösteriyor mu?
Kırmızı şarap, üzümün derisinin pembe ve beyaz şaraba göre daha uzun süre fermente edilmesi aracılığıyla oluştuğu için diğerlerine göre daha çok resveratrole sahiptir. Ancak, pembe ve beyaz şarapta da yararlı antioksidanların varlığı bilinmektedir ve hatta düzenli içilen roze şarabının cildin elastik yapısının korunmasında etkili olduğunu gösteren çalışmalar da mevcuttur.
Fakat unutmamamız gerekir ki, yüksek alkol tüketimi bağışıklığımızı düşürüp sağlığımızı olumsuz yönde etkiler. Ayrıca eğer eğiliminiz var ise, yüksek oranda kafeinin yaptığı gibi alkol de çarpıntıya da neden olabilir. Alışık değilseniz, hamileyseniz veya bazı ilaçlar kullanıyorsanız uzmanlar alkol almak yerine bu antioksidanları gıdalar aracılığıyla da alabileceğinizi söylüyorlar. Ayrıca bazı şarap türlerinin migreni tetiklediği de bilinmektedir. Ek olarak, fazla miktarda alkol tüketimi hem kilo alımına sebep olabilir hem de bahsettiğimiz sağlıklı etkiler yerine vücuda ve özellikle karaciğere zarar verebilir diyerek not düşüyor, hepinizi bu konuda olduğu gibi her konuda ölçülü ve dengeli olmaya davet ediyorum.