Hangimiz prenses olmak, prenses gibi hissetmek ve bir prenses gibi görünmek istemez ki! Zamansız tarzı, sofistike ancak gösterişsiz tercihleriyle Lady Diana, prenses gibi gözükmek için prenses olmamız gerekmediğini tüm dünyaya gösterdi.
Unutmamak gerekirdir ki, günümüzde her giydiğiyle gündem olan kraliyet ailesinin “yeni” gelinleri Kate ve Meghan’dan önce bu dünyadan bir Lady Di geçti. Yüksek moda sahnelerinden sokaklara, it girl’lerden beyaz yakalara, genç kızlardan annelere herkesin örnek alabileceği ve kendi hayatına uyarlayabileceği, zevk sahibi, öngörülü ve çabasız tarzıyla Lady Di, tartışmasız 20. yüzyılın en büyük moda ikonlarından biri. Trajik ölümünün ardından 25 yıl geçmesine rağmen moda dünyası, “Halkın Prensesi” olarak anılan Galler Prensesi Lady Diana’nın tarzından, yaşadığı dönemde oluğu gibi bugün de ilham almaya devam ediyor.
Ancak nasıl oluyor da ölümünün üzerinden çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen Lady Di’nin stil mirası devam ediyor? Bunun cevabı çok basit. Lady Diana, bu zamana kadar kimsenin yapmaya cesaret edemediği şekilde kraliyet ailesinin katı kurallarına kafa tutarak halkla arasında gerek tarzı gerekse tavrıyla kimsenin daha önceden tahmin edemeyeceği bağ kurulabilir bir samimiyet oluşturdu . Yüksek ve alçak olanı karıştırma sanatını mükemmelleştirdi ve erkek giyimiyle kadın giyimi arasındaki çizgileri bulanıklaştırdı. Diana tüm bu çelişkilerdi ve onu bu kadar ikonik yapan da buydu.
Aslında Diana’yı ve toplumla arasında kurduğu bağı anlamak çok da zor değil. Prenses Diana, modayı kullanarak topluma mesaj vermekte ustaydı. Diana için moda yalnızca güzel kıyafetlerden ve gösterişli aksesuarlardan ibaret değildi. O, modayı bir iletişim biçimi olarak kullanırdı. Tercih ettiği parçalar bazen serzeniş, bazen saygı, bazense bir başkaldırı aracı olarak kendini gösterirdi. Bu sebeple Prenses Diana yalnızca bir moda takipçisi değil aynı zamanda bir trendsetterdı. Söylemek istedikleri ve söyleyecekleri kelimelerle sınırlı değildi.
Hailey Bieber’dan Angelina Jolie’ye, Harry Styles’dan Meghan Markle’a, Emily Ratajowski’den Kate Middleton’a herkesin gözlerini üzerlerine diktiği dünya starlarının yanı sıra, yüksek modanın dahi tasarımcıları da Lady Diana’nın zamansız tarzından ilham almaya devam ediyor. Pötikareli pantolonları, beysbol şapkaları, konforlu jeanleri, kusursuz incileri, ekose takımları, ikonik süveterleri ve daha niceleri… Ölümünün üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen, Lady Diana’nın her görünüşünde kendimizen bir parça bulabiliyoruz.
Diana’nın Favorisi
Moda dünyasının bu sezon hazır giyim podyumlarında 1980’lere ve 90’lara dönüş yaşıyor olması tesadüf değil. Diana birçok isyankar baskı denemesine rağmen, özellikle sevdiği belirli bir desen vardı: puantiye. Hatta bir keresinde benekli eteğiyle çoraplarını bile eşleştirmişti.
Diana Pembesi
2022 spring/summer koleksiyonuyla hayatımıza giren “Valentino pembesi”, Valentino pembesi olmadan önce Diana pembesiydi. Prenses Diana’nın en sevdiği renk olan ve gerek günlük kıyafetlerinde gerekse davetlerde sıkça kullandığı sıcak pembeler hepimize olduğu gibi Valentino’ya da ilham olmuş ki son iki sezondur her tarafımız sıcak pembelerle kuşatılmış durumda.
Prensesler de Spor Yapar
1995 yılında, Lady Di bisiklet şortu, spor ayakkabıları ve Virgin Atlantic sweatshirtüyle fotoğraflandığında spor salonundan ayrılıyordu. O zamana kadar bu yönünü bu kadar açık bir şekilde göstermeyen Lady Di, bu görüntüsünden sonra “Halkın Prensesi” olarak anılmaya başlandı.
Aynı zamanda, 2019 King’s Cup Regatta’da lacivert şortuyla dikkatleri üzerine çeken Kate Middleton için adeta örnek oluşturan bir görünümdü.
İncilerin Dönüşü
İnciler, Diana’nın saray yıllarında ve 1996’da Prens Charles’tan boşandıktan sonra göz alıcı davet görünümlerinin yanı sıra gündelik hayatının da önemli bir parçasıydı.
“O” Elbise
20 Kasım 1994 tarihinde Vanity Fair partisinde giydiği Christina Stembolian imzalı, omuzları açık, derin yırtmaçlı, siyah ipek elbisesiyle Lady Di, sadece moda tarihine değil, İngiltere ve dünya tarihine de adını kazımış oldu. O gün Lady Diana için yalnızca bir davet akşamı değil, Prens Charles’ın her şeyi anlatan bir televizyon röportajında yasak ilişkisinin itirafını yaptığı akşamdı. Tercih ettiği elbise bir moda tepkisiydi. Diana daha önceden de yaptığı gibi konuşmaya gerek duymadan “intikamını” almıştı. Ertesi gün, tüm gazetelerin manşetlerinde cüretkar “intikam” elbisesiyle Prenses Diana vardı ve kimse Prens Charles ve yasak ilişkisinden bahsetmiyordu
Soft Döpiyes
Baharda pastel tonlarda takımlar tercih etmek Diana’nın stilinin imzası gibiydi. Off-White’ın baş tasarımcısı Virgil Abloh, İlkbahar 2018 RTW koleksiyonunda Prenses Diana’ya saygılarını sunarak, klasik stiline bir dizi çağdaş dokunuş kattı.
Peki sen hangi Diana’sın? Puantiye desenli, kır evi elbiseli Diana mı? Bisikletçi taytı ve oversize sweatshirtüyle spordan çıkmış Diana mı? Yoksa kot pantolonlu, blazer ceketli, “çirkin kazaklı”, çabasız ancak şık Diana mı? Sen de incileri sever misin? Peki hiç terk edildin mi? Hem de tüm dünyanın gözleri önünde. O zaman eminim ki sen de benim gibi Diana’nın Christina Stambolian imzalı o muhteşem “intikam elbisesini” unutmamışsındır. Uzun lafın kısası herkes için bir Diana var ve olmaya da devam edecek gibi duruyor!