Bugün sizlere güney Fransa, Provence bölgesinin mavi kıyılarından bütün dünyaya adını duyurmuş, herkesin rahatlıkla ulaşabileceği sebzelere adeta saygı duruşunda bulunan bir yemeği tanıtmak isterim; Ratatouille (Ratatuty). Bir yemek düşünün ki bütün Avrupa başta olmak üzere, Anadolu’yu bile kucaklamış kocaman bir kültür mozaiğinin parçası olsun. İtalyasından, Türkiyesine, Macaristanından, Kuzey Afrikasına kadar neredeyse bütün kültürlere kendini kabul ettirmiş bu basit ama aroma ve vitamin açısından bir o kadar da zengin tencere yemeğini sevmeyen yoktur. En sebze sevmeyen insana bile tencerenin dibini ekmekle sıyırtmakla kalmayıp, arada bir şamandıra yöntemi diye tabir ettiğimiz, kimi arkadaşların ellerinden tencereye yanlışlıkla düşen ekmek lokmalarını direkt olarak yemek borusundan aşağıya bıraktığına şahit olmuştur bu gözler.
İçeriği, oldukça basit bulabildiğimiz sebzelerden oluşan; Domates, biber, patlıcan (Barış Manço’ya selam olsun), kabak, soğan ve sarımsaktan ibaret olan bu yemeğin bir de başlangıcından günümüze kadar olan hikayesine gelin iki göz atalım sevgili okurlar.
İsmini, Oksitanca; bir nevi sebze ragusu anlamına gelen « ratatolha » ‘dan alır. Oksitanya, Güney Fransa, Andorra, İtalya, Monako ve İspanyanın bir bölümünü kapsayan antik ve etnik bir bölgenin adıdır. O kadar antik bir bölgedir ki dilleri de unutulmaya yüz tutmuştur. Günümüzde taş çatlasın veyahut isterse patlasın beş bilemedin dokuz kişi Oksitanca biliyor kanımca. « Ratatouille » kelimesi ise ilk kez karşımıza 1831’de yayımlanan « le Journal des sciences militaires des armées de terre et de mer » adlı askeri bir gazetede çıkıyor. Yapımı ve yayını çok kolay ve hızlı olduğu için olsa gerek bu yemek emeği geçenler tarafından hemen benimseniyor ve daha çok askerler ve mahkumlar tarafından tüketiliyor o tarihlerde. 1846’da Rataouille, fransızca provence sözlüğünde “sıçanlar için bir çorba” veya “ragunun kötüsü” diye ifade ediliyor. Takvimler 1952 senesini gösterirken günümüzdeki şaşaalı ve Michelin yıldızlı restorantlardaki halinin reçetesi ise bir ulaşım mecmuası olan « La Vie du Rail »’de ilk kez karşımıza çıkıyor. Daha sonraları reçetesi tarihte büyük şefler tarafından geliştirilerek evrimleştiriliyor ve rafine bir lezzet olarak gastronomi dünyasında kazandırılıp mutfak okullarında bile öğretilmeye layık bulunuyor eskilerde sıçan yemeği denilen bu şahane yemek efendim. Tabii ki Pixar’ın 2007’deki muhteşem animasyon yapımı olan, küçük büyük dinlemeden herkesin gönlüne taht kuran ratatouille’un bu kadar popülerleşmesindeki katkılarını unutmayalım. Benim de evde zevk ve sefayla yaptığım bir tarifini hemen aşağıya bırakıyorum. Şimdiden afiyet olsun sevgili arkadaşlarım.
MALZEMELER
- 600 gr. Kabak
- 600 gr. Patlıcan
- 600 gr. Domates
- 300 gr. Kırmızı ve sarı biber
- 200 gr. Soğan
- 15 gr. Sarımsak
- 125 gr. Zeytinyağı
- 5 yaprak fesleğen
- Bouquet garni için; taze kekik, defne yaprağı, maydanoz
- Tuz ve karabiber
HAZIRLANIŞI
- Soğan ve biberleri kabuklarını soyarak başlayalım,
- Domateslerin kabuklarını soymak için 20-30 saniye kadar kaynar suda bekletelim,
- Bütün sebzeleri kuşbaşı büyüklüğünde doğrayalım ve domatesler hariç ayrı ayrı tavada kızartalım,
- Kızartma işlemini bitirdikten sonra domateslerin de içinde olduğu bir güveç kabına kızarttığımız bütün sebzeleri ekleyelim,
- Hazırladığımız bouquet garniyi, sarımsakları, tuz ve karabiberi de ekleyelim,
- Daha sonra güvecimizi kısık ateşte 40 dakika kadar pişirelim,(güveç kabı olması şart değil çelik veya teflon tencere de kullanabiliriz.)
- Son olarak da doğranmış fesleğen yapraklarını üstüne ekleyip servis edebiliriz.
Et Voilà!
NAÇİZANE ÖNERİ
Ratatouille isteğe bağlı olarak soğuk veya sıcak olarak tüketilebilir. Son olarak sebzelerin mevsimselliğine dikkat ederek tüketmenizi tavsiye ederim.
Bon appétit.