Her mutfağın ve bu mutfağa dahil olan yemeklerin tabii ki de kendine has birer hikayesinin mevcut olduğunu, biz oburlar olarak, hepimiz biliyoruz. Bilmeyenleri de bilgilendirmekten kendimizi alıkoyamıyoruz efendim. Öncelikle hikayedeki hünkarın kim olduğuyla başlayalım. Evvel zaman içinde, Osmanlı İmparatorluğunun en şaşaalı zamanları olmasa da savaş harici Batı Avrupa’ya ziyaretlerde bulunan ilk ve tek padişah olmasıyla, bir nebze olsun yüzünü batıya çevirmiş ender padişahlardandı Sultan Abdülaziz. O zamanın saray politikası gereğince dış dünya ile alışverişte bulunması halk tarafından çok takdirle karşılanmıyordu elbet.
Türk ve Osmalı Mutfağının günümüze kadar gelmiş vazgeçilmezi olan “Hünkar Beğendi” gibi leziz ve ağzımızın suyunu şapır şapır akıtan bir yemek hiç var olmayacaktı desek yerinde olurdu. Ta ki…
Yine zamanın Fransa İmparatoru III. Napolyon, 1867 yılında bizim Sultan Abdülaziz’i, Fransa’nın Paris kentinde açılan büyük bir sanat sergisine davet etmeseydi eğer.
Sonraları adından ve tadından çok bahsettirecek bu yemeğin temelleri Paris’te atılmıştı artık. Söylentilere göre III. Napolyon’un eşi Eugenie de Montijo ile Abdülaziz arasındaki büyük aşkın ilk kıvılcımları o sergide başlamıştı. Fakat görev aşkı kişisel aşkının önüne geçen Abdülaziz bir süre unutmak zorundaydı Eugénie’nin narin ve güzel yüzünü. Aradan geçen zaman ikisinin içindeki aşkı öldürmemiş olacak ki, 1869 yılında Fransa-Osmanlı İmparatorluğunun ortak yapımı olan Süveyş Kanalı’nın açılışına katılma vesilesiyle yolu İstanbul’dan geçen Eugenie, bir süre Abdülaziz’in misafiri oldu. Yanında kendi mutfak çalışanlarını da getiren Eugenie, Beylerbeyi Sarayı’nda kendi damak tadına uygun yemekler yapan aşçıbaşısı sayesinde beşamel sosu ilk kez Osmanlı saray mutfağıyla tanıştırmış oldu. Dikkatleri üzerine çeken bu sos ile ne yapabilirim diye düşünen ileri görüşlü Osmanlı aşçısı içine közlediği patlıcanları katarak daha sonra üstüne de kendi yaptığı ağızda dağılan et yemeğini ekledi ve padişaha sundu. Abdülaziz’in bu yemeği çok beğenmesi üzerine adına Hünkar beğendi denildi ve günümüze kadar ulaşan bu muhteşem yemek kültürlerin aşkıyla doğmuş oldu.
Hünkar Beğendi Tarifi İçin Malzemeler
Etli kısmı için:
· 4 dolu yemek kaşığı (100 ml) yağ
· 2 adet soğan
· 1 kg kemiksiz kuşbaşı doğranmış kuzu but eti
· 2 diş sarımsak
· 1 adet dolmalık biber
· 2 adet domates
· 1 tatlı kaşığı domates salçası
· 3 tutam tuz
· 1 tutam karabiber
· 3 bardak su
Beğendi kısmı için:
· 1 çay bardağı (100 ml) yağ
· 3 yemek kaşığı tepeleme un
· 1,5 kg bostan patlıcanı
· 1 su bardağı rendelenmiş taze kaşar peyniri
· 1 tutam tuz
· 1 tutam rende muskat
· 2,5 bardak ılık süt
· İlk olarak sarımsakları ince ince kıyın ve biberleri irice kesin.
· Ardından soğanları küp küp doğrayın ve tavanın içerisinde yağı öldürünceye kadar döndürün.
· Soğanların üzerine etleri ilave edin. Orta ateşte suyunu bırakıp tekrar çekene kadar pişirin.
· Önce sarımsakları, sonra irice doğradığınız biberleri tencereye ekleyin. Domateslerin kabuklarını soyun, çekirdeklerini çıkartıp küp küp doğrayın, suyunu çeken etin üzerine ekleyin.
· Domates salçası, tuz, karabiber ve 3 bardak suyu da tencereye ilave edin ve iyice karıştırıp kaynadıktan sonra altını kısın.
· Tencerenin kapağını kapatıp 1 saat kadar pişirin.
· Beğendi kısmı için; tencereye yağı ve unu ekleyip, ağır ateşte altın rengine dönene kadar karıştırın ve ateşten alın.
· Patlıcanları kürdan ile delin ve direkt ateş üzerinde pişirin. Dışı iyice pişen patlıcanları, kabuklarını soyduktan sonra tenceredeki unlu karışıma atın.
· Tencerenin altını tekrar yakın, ağır ateşte karışımı ezerek hepsini birbirine iyice yedirin. Kaşarı, tuzu, rende muskatı ve ılık sütü ekleyip 2 dakika daha pişirin ve ateşten alın.
· Son olarak kenarda dinlenmeye bırakın. Servis tabağına önce beğendiyi, daha sonra etleri koyun.
· Son olarak da isteğe bağlı olarak ince kıyım maydanozu üstüne serpiştirip servis edebilirisiniz.
Afiyet Olsun.