İtalya’ya hukuk okumak için giden ancak kalbinin derinliklerinde her zaman moda aşkı olan, alışveriş koçu ve stratejist Elena Ricciardi ile moda endüstrisi ve danışmanlık üzerine sohbet gerçekleştirdik.
Okuyucularımızın seni daha yakından tanıyabilmesi için kendinden biraz bahsedebilir misin?
Kendimden bahsetmeye nereden başlamalıyım bilemedim, çok renkli ve olaylı bir geçmişim var
1992’de Ukrayna’da doğdum üniversiteyi Kiev National Üniversitesi Shevchenko’da okuktan sonra İtalya’ya taşınma kararı verip Napoli Üniversitesi Federico II’ye hukuk okumak için gittim.
Analitik düşünme ve hukuk sistemi beni cezbetmişti ama kalbimin derinliklerinde her zaman moda aşkı vardı. Tüm butiklerin ve markaların isimlerini biliyor ve görsellerini bir nevi koleksiyoner gibi biriktirip onlarla çevremdekilere moda konusunda yardımcı oluyordum.
23 yaşımda evlenince iki ülke arasında yaşamaya başladım: Almanya ve İtalya.
Çok seyahat etmek ve uluslararası deneyim yaşamak ufkumu ve dünya görüşümü genişletti. Aynı zamanda modayla daha fazla iç içeydim; bir blog açıp Milano Moda Haftası’na katılmaya karar verdim. Kısa bir süre sonra da alışveriş koçluğu hizmeti sunan bir şirket kurdum. Bir şeyi istediğin zaman, onu gerçekleştirmenin tüm yollarını ve araçlarını buluyorsun. Doğru insanlar ve arkadaşlar her zaman o isteğin yolunda sizi bekliyor oluyor.
Görünümlerim (look) fotoğrafçılar tarafından fark edilmeye başladı ve sokak stili çekimlerim Vogue’dan Harper’s Bazaar’a kadar çeşitli dergilerde çıkmaya başladı.
Moda, pazarlama ve trendler üzerine farklı eğitimler alarak modayı daha derinlemesine incelemeye başladım. Böylece moda dünyasına adım attım. Sanki çocukluğumdan beri moda dünyasının içindeymişim gibi hissediyorum.
“Hepimizin gardırobu, DNA’sı ve tarihiyle bir markadır”
O zaman moda dünyasından sohbetimize devam edelim: Moda, senin için ne ifade ediyor ve sen bu endüstride hangi rolü oynuyorsun?
Moda, kelimeler olmadan bilgiyi aktarmanın en iyi araçlarından biridir. Kendimizle ilgili bilgileri dünyayla paylaşmak için nasıl ki görseller yaratıyorsak her marka da DNA’sını koleksiyondan koleksiyona görseller ve “şey”ler aracılığıyla aktarıyor. Ayrıca hepimizin gardırobu, DNA’sı ve tarihiyle bir marka gibidir.
Ben, endüstrinin stratejistlerinden biriyim 🙂
Herkese uyan tek beden kıyafetlere inanmıyorum – her birimiz benzersisiz- Herkese uyan tek beden kurgusuna uyumlanırsak kendimizi küçük bir çerçeveye hapsederiz
Sektörde alışveriş koçu ve stratejist olarak rol alıyorsun. Genellikle kimler alışveriş koçları ile çalışıyor ve hangi noktalarda hizmet almak istiyorlar?
Bu soruya, cevap vermeden önce arka planı anlatmam gerekiyor:
Neden bazı görseller dergilerde yayınlanırken bazılarının ise yayınlanmadığını merak ettim. Neden bazı şeyler popüler olurken diğerleri olmuyor?
Bu soruya cevaplar bulmaya çalıştım: Trendleri nasıl tahmin edeceğimi öğrenmek ve tabi ki en havalı görünümleri yaratmak için bir mekanizma oluşturup tanıtmak istedim. Ayrıca her kadının benzersiz bir gardırobu var. Bunu yapabilmek için bireyin kişiliği ve diğer unsurları nasıl birleştirebileceğimi de anlamak istiyordum. Herkese uyan tek beden kıyafetlere açıkçası inanmıyorum – her birimiz benzersiziz- Herkese uyan tek beden kurgusuna uyumlanırsak kendimizi küçük bir çerçeveye hapsederiz.
Müşteriler, kendi tarzlarını bulmak ve onun aracılığıyla –görünüm- kendilerini ifade etmek amacıyla alışveriş koçu ile çalışırlar. Kişiliğini yansıtan gardırobu, yeniden inşa ediliyor.
Aynı zamanda stil, bir pazarlama aracıdır ve yıldızlar, işletme sahipleri, medya ünlüleri izleyicilerine belirli meta – mesajlar yayınlamak, onları kelimeler olmadan etkilemek için stili araç olarak kullanmak istiyorlar. Bu müşterilerle aynı zamanda medya profilleri oluşturma ve izleyici çekmek için pazarlama aracı olan gardıroplar oluşturdum.
Yoğun bir programın var. Bu dönemlerde seni kurtaran güzellik ve moda tüyolarından bahsedebilir misin?
Birden fazla kişiyle çalışırken/danışmanlık verirken olumlu bir düşünce yapısına ya da zihne sahip olmak çok önemli. Dolayısıyla spor, uyku ve sağlıklı beslenme en iyi arkadaşlarım. Ve tabi ki, her sezon başında “giyecek bir şey yok” stresinden kaçınmak için yeni sezona önceden hazırlanmak her zaman en iyi halinizde olmanıza ve güzelliğinizin tadını çıkarmanıza yardımcı olabiliyor.
Aslında sana sormam gereken çok fazla soru ve tavsiye var ancak sohbetimizin yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Klişe bir soru ile dilersen sohbetimizi sonlandıralım; kadınların ve erkeklerin dolabında mutlaka olması gereken kıyafet ve aksesuarlar nelerdir?
Herkesin olmazsa olmazları farklıdır ama yine de herkesin dolabında olması gereken bazı şeylerden bahsedebiliriz. Kızlar için iyi bir kot pantolon, havuç paça bir pantolon, düz kesim bir ceket ve bir çift slingbacks. Tabi ki, tişört
Erkeklerin nedense bana göre olmazsa olmazları daha kolay geliyor; vücuda iyi oturan bir takım elbise, gömlek, pantolon, mokasen ve spor ayakkabı farklı görünümler için temel parçaları oluşturuyor.