Kendine hayran bırakan tasarımları ve gösterişli şovlarıyla moda dünyası, her geçen gün “mükemmel” olanı bizlere sunmak için çalışıyor. Çoğumuzun aklına moda denildiği zaman defileler, özel tasarımlar, fotoğraf çekimleri ve rengarenk bir dünya gelsede bu renkli ve göz alıcı dünyanın göz ardı edilmesi imkansız olan karanlık ve kirli bir tarihi var.
Moda dünyasının “sarsıcı” skandalları ne biz moda severler ne de moda sektörü için bir sürpriz değil. 2019 yılında hayatını kaybeden Karl Lagerfeld, modayı “geçici, tehlikeli ve adaletsiz” olarak tanımlamıştı. Karl Lagerfeld abartmıyordu; moda dünyası, sömürü, taciz, ırkçılık ve herkesin bildiği gibi etik olmayan çalışma koşullarıyla dolu bir endüstri. Kilo fobisi olduğuna dair iddiaları ve tartışmalı açıklamalarıyla Karl Lagerfeld’in kendisi de bu iddiaların ortasında bir isimdi.
Kışkırtma, tarih boyu moda evleri tarafından yaratıcılıkta sınırların zorlaması için bir araç olarak kullanıldı. Sektör ne kadar büyükse, skandallar ve öfke de o kadar büyük oldu. İnternet çağında organik bir tepkiye sebep olan kışkırtma, moda dünyasına bazen bir sanat eseri olarak yansısa da çoğu zaman geri dönülmez sonuçlara sebep oluyor. Balenciaga’nın pedofili iddialarını ardından getiren sansasyonel tatil kampanyası buna mükemmel bir örnek.
Sadece Balenciaga ve Karl Lagerfeld değil diğer moda evleri de yıllar boyu kampanyalarında kültürel sahiplenme, şiddet ve istismar içeren görüntüleri kullanmakla eleştirildi. Dolce&Gabbana’dan Gucci’ye, en göze çarpan skandallardan bazılarına birlikte bakalım.
Burberry ve İntihar Kazağı
2018 – 2022 yılları arası kreatif direktörlüğünü Ricardo Tisci’nin üstlendiği Burberry, 2019 sonbahar/kış hazır giyim koleksiyonunda darağacı ilmiğini andıran kapüşonlu sweatshirtü ile defileden hemen sonra sosyal medyada büyük tepki topladı. Olay yaratan parçayı defilede üzerinde taşıyan model Liz Kennedy, ilmikli sweatshirt’ün fotoğrafını paylaşarak “İntihar moda değildir. Podyumda boyundan asılı bir ilmiği andıran bir görünüme nasıl izin veriyorsunuz anlayamıyorum.” notunu ekledi.
Gelen tepkilerin ardından kreatif direktör ve markanın baş tasarımcısı Ricardo Tisci tarafından kendi Instagram sayfası üzerinden bir özür geldi ve “intihar kazağı” koleksiyondan çıkarıldı.
Dolce&Gabbana ve Irkçılık
Dolce&Gabbana’nın kurucu ortakları ve aynı zamanda baş tasarımcıları olan Domenico Dolce ve Stefano Gabbana, yıllar içinde yaptıkları ırkçı, homofobik ve kadın düşmanı yorumlarla kendilerini birçok tartışmanın merkezinde buldular.
2018 yılında marka resmi sosyal medya hesapları ve Weibo hesabı üzerinden yeni koleksiyonlarını duyuran bir video serisi yayınladı. Videoda gözü kasıtlı olarak kısılmış Çinli bir modelin, çubuk kullanarak İtalyan yemeği yemesi ve bu sırada video anlatıcısının küçümseyici bir tavırla ve cinsel imalarda bulunarak Çinli modelle konuşması ırkçılıktan kadın düşmanlığına pek çok tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Ardı ardına gelen tepkiler üzerine Dolce&Gabbana kampanyayı geri çekti ve Çin’i çok sevdiklerini, kültürlerinden öğrenecekleri çok şey olduğunu, kendilerini ifade etme yolunda yaptıkları hatalardan ötürü özür diledikleri bir video yayınladı.
Gucci ve Kültürel Aşağılama
Gucci 2018 sonbahar/kış hazır giyim koleksiyonunda yüzün alt kısmıyla bağlantılı balaklava tarzı bir kazakla podyumlardan taşan tartışmalara yol açtı. Kazağın yüzün alt kısmını kaplayan bölümünün siyah olması ve ağız kısmının kırmızı ile belirtilerek açıkta bırakılması, markanın siyahilerle dalga geçtiği tartışmalarını başlattı. Gucci bu kazakla, siyahileri karikatürize etmek için yüzlerin siyaha boyanması anlamına gelen “blackface” akımına atıfta bulunmakla suçlandı.
İptal edilen işbirlikleri ve gelen daha nice tepkinin ardından, dev Moda evi olaylı kazağı raflardan çekti ve hem resmi Instagram sayfası üzerinden hem de markanın yönetim kurulu başkanı Marco Bizzari tarafından bizzat özür dilendi.
John Galliano ve Antisemitism
1996 – 2011 yılları arasında Dior’un kreatif direktörlüğünü üstlenen John Galliano dönemin aranın ismi ve dahi çocuğuydu. Galliano’nun kariyeri endişe verici düşüncelerinin ortaya çıkmasıyla birlikte değişmeye başladı. Galliano, Paris’te bir grup kadını sözlü olarak taciz ettiği sırada Yahudi karşıtı sözler söylerken kaydedildi. Independent’ın haberlerinde tasarımcının kadınlarla tartışma sırasında, Holokost’u milyonlarca Yahudiyi yok ettiği için övdüğü, “Hitler’i seviyorum” dediği, bir kadına, kendisinin ve ailesinin 2. Dünya Savaşı sırasında hayatta olsalardı gaz odasında öldürüleceklerini söylediği kayıt altına alındı.
Vİdeonun yayılmasının ardından Galliano, Dior’dan kovuldu. Ancak moda endüstrisi, 2014 yılında Galliano’nun Maison Margiela’ya kreatif direktör olarak atanmasıyla tekrar karıştı.
Balenciaga ve Pedofili
Balenciaga 2022 Kasım ayında Instagram üzerinden, seks kostümleri giyen, BDSM aksesuarları olan oyuncak ayılar tutan çocukların resimlerini içeren bir reklam kampanyası yayınladı. Sosyal medya üzerinden kampanyaya ve markanın kreatif direktörü olan Demna’ ya, pedofili ve çocuk istismarına sessiz kalmaktan ve bunu kullanmaktan tepkiler yağdı.
Kasım ayının sonlarında markanın Adidas ile yapmış olduğu bir işbirliğinden yayınlanan bir reklamda, koleksiyona ait bir çantanın, Koruma Yasasını onaylayan bir karar olan ABD Yüksek Mahkemesi – Williams davasına ait olduğu anlaşılan belgelerin kopyalarının üzerinde oluşu pedofili ve çocuk istismarı iddialarını kuvvetlendirerek komplo teorilerini de peşinden getirdi.
Twitter ve TikTok’ta trend olan #cancelBalenciaga hashtag’iyle marka sosyal medya aracılığıyla halk tarafından yargılandı ve “cancel culture’ın” kurbanı olarak tarihin karanlık sayfalarına gömüldü. Bazıları moda evine o kadar kızdı ki binlerce dolar değerindeki lüks çanta ve kıyafetlerini mahvederek markayı protesto ettiler, “cancelladılar”. Marka elçisi Kim Kardashian, Twitter’da yaptığı açıklamayla, dört çocuk annesi olarak “rahatsız edici görüntülerle sarsıldığını” ve markayla ilişkisini “yeniden değerlendireceğini” söyledi.
Komplo teorilerinin başlamasıyla tartışmanın bambaşka noktalara geldiği anlarda Balenciaga resmi Instagram hesabı üzerinden “Çocuk istismarını şiddetle kınıyoruz; onu anlatımımda dahil etmek niyetinde değildik” şeklinde bir özür açıklaması yaparak “rahatız edici bazı belgeler” içeren diğer kampanyalarından ötürü de pişmanlık duyduklarını belirttiler.
Kabul etmem gerekir ki, merakla takip ettiğim moda evlerinin, vizyonuna hayran kaldığım isimlerin bu skandallara karıştığını görmek beni sadece hayal kırıklığına uğratıyor. Ama moda endüstrisi bu tür olaylara yabancı değil ve salladığı podyumun taşları akıl almaz skandallar ve sinsi oyunlarla dizilmiş.
Moda skandalı sever. Aslında, sadece skandallar sayesinde ilerler de denebilir. Unutmamak gerekiyor ki, her yaratıcı alanda olduğu gibi, moda endüstrisi de kaostan, kışkırtmaktan, yapılamaz deneni yapmaktan besleniyor, güç alıyor. Bazen de bunun sınırını bilemiyor. Yapılan her yenilik, atılan her adım yeni bir risk yeni bir skandal olasılığı… Moda alışılmışın dışında düşünür bu nedenle sık sık hem kendiyle hem de toplumla, genellikle daha iyisi için, bazen daha kötüsü için bazense hiç olmayacak olan için çatışır. Bunun sınırlarını belirleyebilecek tek güçse biziz.